Küresel grafitli dökme demir keşfinin ardındaki tesadüf

Arthur Fry (Wikimedia Commons, Kamu malına aktarılmış resim)

Tarihte yapılan birçok önemli keşfin ardında çeşitli tesadüflerin yattığını siz de farklı yerlerde okumuş ya da görmüş olabilirsiniz. Yapılan birçok keşif ve geliştirilen çoğu yeni teknoloji, araştırmacılar farklı bir arayış içindeyken, tesadüflere bağlı olarak ortaya çıkıyor.

Çok basit bir örnek verelim: Mesela not almak için kullandığımız Post-It’ler. Yani yapışkanlı, minik kağıtlar. 1968 senesinde 3M firmasında görev yapan araştırmacı Dr. Spencer Silver güçlü bir yapıştırıcı bulmak için çalışırken, denemeleri sırasında tesadüfen çok zayıf etkisi olan bir tür yapıştırıcı geliştiriyor. Belki bir başkası olsa, “yine istediğim şeyi bulamadım” diyerek bu zayıf yapıştırıcıyı çöpe atabilirdi. Fakat Dr. Silver, tesadüfen yaptığı bu keşfi bir kenara atmak yerine, meslektaşı Arthur Fry’ın yardımıyla ticari bir fikre dönüştürüyor ve böylece not alıp sağa sola kolaylıkla yapıştırdığımız Post-It’ler ortaya çıkmış oluyor.

Benzer bir durum küresel grafitli dökme demir için de geçerli. Her ne kadar o dönemde grafit parçacıklarını nasıl küreselleştirebiliriz sorusu araştırmacıların kafasını kurcalamaya başlamış olsa da, bu keşfin ardında da bazı tesadüfler yatıyor. Belki şaşıracaksınız ama küresel grafitli dökme demir patentinin ardındaki isim, Keith D. Millis (1915 – 1992), aslında grafit parçacıklarını küreselleştirmenin peşinde değildi: O, sadece beyaz dökme demir üretmek istiyordu.

1940’lı yıllarda krom tedarikinde bir sıkıntı yaşanıyordu. Bu sıkıntıya bir çare bulmak için çalışan Millis, aslında aşınma direnci yüksek dökme demir üretebilmek için krom yerine kullanabileceği alternatif bir elementin arayışındaydı. Yani aslında Millis’in çalışmalarının amacı, magnezyum kullanarak beyaz dökme demir üretmekti. Fakat deneme amaçlı seçtiği magnezyumla yaptığı denemeler sonucunda, grafit parçacıklarını küreselleştirmenin bir yolunu bulmuş olduğunu fark etti.

Evet, bu keşfin ardında da bir tesadüf yatıyor olabilir. Ama yine de Millis’in hakkını vermemiz ve yaptığı çalışmaya gereken takdiri sunmamız lazım. Çünkü magnezyum gerçekten de sıvıdaki oksijen ve kükürt seviyelerini düşürdüğü için karbür yapısını, yani beyaz dökme demiri ortaya çıkarabilen bir element. Ama doğru oranda ve şekilde kullanıldığı zaman da, grafit parçacıklarını küreselleştirebilen bir element.

Ferritik yapıda bir küresel graftli dökme demir yapısı. Grafit parçacıkları siyah renkli parçacıklar halinde görülüyor.

Magnezyumu doğru bir oranda ve şekilde kullanarak küresel grafitli dökme demir üretimini bir proses haline getirmek, özellikle hiçbir benzer çalışmanın ve kaynağın olmadığı bir dönemde yaşıyorsanız, gerçek anlamda sistemli bir çalışma ve dirayet gerektiriyor. Belki Millis değil de bir başkası olsa bir noktada vazgeçip, “magnezyum ile beyaz dökme demir üretmek zormuş” diyerek projeyi sonlandırabilirdi. Ama Millis yaptığı sistemli çalışma sayesinde, küresel grafitli dökme demir üretimini mümkün kılacak sürecin şifresini çözmeyi başarmış. Yani her ne kadar sürecin başında bir tesadüf yatıyor olsa da, sonrasında yaptığı çalışma ve ortaya koyduğu çaba nedeniyle Millis’in takdiri hak ettiğini söylememiz lazım.

Dökümhane Akademi’de bulabileceğiniz birçok makale ve eğitim videosunda, bu malzemenin üretime ve özelliklerine dair ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.


Kaynaklar ve ek bilgiler

İçerik hazırlığında kullanılan tüm kaynakların listesi için bu bağlantıyı takip edebilirsiniz.

Yazan: Dr. Arda Çetin. (Dökümhane Akademi ekibi hakkında ayrıntılı bilgi için bu bağlantıyı takip edebilirsiniz.)